Hülâsatü’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’an – Mehmed Vehbi Efendi
![]() |
Mehmed Vehbi Efendi tarafından kaleme alınan bu tefsirde büyük İslâm âlimlerinin görüşleri ile muteber tefsirlerinden hülâsalar nakledilmiş ve ayetlere toplu şekilde değil de tek tek mânâ verilmiştir. |
Boyut: 1.41 GB | |
![]() |
|
![]() |
|
![]() |
Kitaptan
Sûre-i Fatihâ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ
Her bir hamdedicilerin hamd ve senâ edicilerin senâsı, âlemlerin Rabbi olan Allahu Teâlâ’ya mahsustur. Medh-ü senâ Allah’ın gayrıya tecavüz etmez. Yâni; zevi’l-ukûlden ve zevi’l-ukûlün gayrından, âlemin her nev’inden, her ferdinden, her cüz’ünden medh ü senâya müteallik sudûr eden hamd ü senâ cemî’ sıfât-ı kemaliyeyi câmi olan Allahu Teâlâ’ya mahsustur. O Allahu Teâlâ ki, bu âlem-i mükevvenâtın her zerresini kâbiliyyet ve liyâkatine göre kemaline îsâl ve menâfi-i celbe ve mazarratını def’a muktedir kılmakla terbiye edicidir ve cümlesinin müddet-i hayatında bekası Allah’ın terbiyesinin eseridir. Çünkü her şey bidayesinden nihayesine kadar terbiye-i ilâhiyeye muhtaçtır. Eğer terbiye-i ilâhiye olmasa idi cümlesi derhal yok olur giderdi.
Fahrî Razî ve Kazî’nin beyanları veçhile hamd; nimet mukabilinde Cenab-ı Hakkı senâ etmektir.
