İbadetkârların Mirası; İlmihaller
Bir önceki yazımıza ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Peygamber Efendimiz aleyhisselâm’ın İslâm’ı tebliğ etmesinden bu zamana kadar müslümanların en titiz davrandığı mevzu günlük hayata taalluk ibadât ve itikaddır. İbadât bir müslümanın yapması gereken ibadetleri, itikâd ise iman ettiği dine nasıl inanması gerektiğini anlatan başlıklardır. Müslüman âlimleri de bu iki meselenin halk tarafından kolaylıkla anlaşılabilmesi için her zaman ciddi gayret sarf etmiş ve bu hususta eserler kaleme almışlardır.

Evvelce farklı isimlerle neşredilen bu eserlere 16. asırdan sonra “İlmihâl” ismi verilmeye başlanmıştır. “İlm-i hâl” kelimesi “hâlin ilmi, davranış bilgisi” anlamındadır. Bu eserler muhtevası itibariyle tartışmalı meselelerden uzak ve halkın direk bilgiye ulaşabileceği eserlerdir. Bu konu biraz daha araştırıldığında örnek mahiyetinde karşımıza çıkacak olan ilk eser “Mızraklı İlmihâl” olacaktır. Kim tarafından ne zaman yazıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber isim; kitabın başında bulunan mızraklardan veya bir yazma eserde geçen “Mızraklı Efendi” ifadesinden de geliyor olabilir. Kitapta bilgilerin kısa ve öz şekilde bulunup, seri bir sûrette bilgi barındırıyor olması ve kolay ezberlenebilir olması bu zamana kadar memdûh ve rağbetli olmasını sağlamıştır.

Umûmî itibâriyle temel kaynaklara dayanan ve sahih bilgiyi hâvî olan bu eserlerde ibadet, ahlak, dua ve itikad gibi konular işlenir. (Burada sayılan kitaplar sitemizde paylaşılarak link verilecek inşaallah.) Hasan bin Ammar eş-Şürünbulâlî’nin Nuru’l İzah’ı, İmamzâde’nin Şir’atü’l İslâm’ı, Mehmed Zihni Efendi’nin Nimetü’l-İslâm’ı, İmamzâde Esad Efendi’nin Dürr-i Yektâ’sı ve Ömer Nasuhi Bilmen Efendi’nin Büyük İslam İlmihâl’i bu sahada verilebilecek husûsî misallerdendir.
Bundan sonraki yazımızda bu eserleri tek tek inceleyeceğiz inşallah. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
